SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 380 >>

بَاب الْأَرْضِ يُصِيبُهَا الْبَوْلُ

136. İdrarın İsabet Ettiği Toprak(ın Temizlenmesi)

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ السَّرْحِ وَابْنُ عَبْدَةَ فِي آخَرِينَ وَهَذَا لَفْظُ ابْنِ عَبْدَةَ أَخْبَرَنَا سُفْيَانُ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ سَعِيدِ بْنِ الْمُسَيِّبِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةِ أَنَّ أَعْرَابِيًّا دَخَلَ الْمَسْجِدَ وَرَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جَالِسٌ فَصَلَّى قَالَ ابْنُ عَبْدَةَ رَكْعَتَيْنِ ثُمَّ قَالَ اللَّهُمَّ ارْحَمْنِي وَمُحَمَّدًا وَلَا تَرْحَمْ مَعَنَا أَحَدًا فَقَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَقَدْ تَحَجَّرْتَ وَاسِعًا ثُمَّ لَمْ يَلْبَثْ أَنْ بَالَ فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ فَأَسْرَعَ النَّاسُ إِلَيْهِ فَنَهَاهُمْ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ إِنَّمَا بُعِثْتُمْ مُيَسِّرِينَ وَلَمْ تُبْعَثُوا مُعَسِّرِينَ صُبُّوا عَلَيْهِ سَجْلًا مِنْ مَاءٍ أَوْ قَالَ ذَنُوبًا مِنْ مَاءٍ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet edilmiştir ki; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescidde otururken bir bedevi Mescide girip namaz kıldı.(İbn Abd bu namazın iki rekat olduğunu söyler). Sonra da: Allah'ım, bana ve Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e rahmet eyle, bizimle beraber bir başkasına acıma, dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Geniş olan şeyi men ettin, buyurdu.

 

Aradan fazla bir zaman geçmeden bedevi Mescidin içinde (bir kenara) bevletti. Bunu gören sahabiler bedeviye doğru koştular, fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara mani oldu ve: Siz ancak kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak değil. O (bedevinin) bevli üzerine büyük bir kova dolusu veya doluya yakın su dökünüz" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, vudu, edeb; Müslim, tahare; Tirmızî, tahare; Nesai, tahare; mjyah, İbn Mace, tahare; Darimîi vudu; Muvatta', tahare, Ahmed b. Hanbel, ÎI, 282.

 

AÇIKLAMA:     A’rabi çöllerde, kırlarda yaşayan ancak bir ihtiyaç için zamanla şehre gelen Araplara denir.

 

Hadiste bahsi geçen A'rabi'nin adı, başka rivayetlerden anlaşıldığına göre Zu'I-Huveysira el-Yemani veya Ekra' bin Habis et-Temimidir.

 

Hadisin siyakından da anlaşılacağı üzere bu zat İslamı yeni kabul etmişti. Henüz İslam edep ve kültürünü tam olarak elde edememiş, cahiliye ve çöl geleneğini üzerinden atamamıştı. Bu yüzden Cenab-ı Allah'tan rahmet isterken, başkalarının rahmetten mahrum olmasını ister hissini veren ifadeler kullanmış ve Mescide idrar yapmıştı. Rahmet Peygamberi s.a.v. Efendimiz, bu şahsın her iki hatasını da gayet nazik bir şekilde düzeltmiş ve güzel bir ders vermiştir. Bedevinin bevletmesine mani olmak üzere harekete geçen sahabileri de daha büyük zararlar tevlid edebileceği mülahazasıyla durdurmuştur. O'nun "Siz zorlaştırıcı olarak değil, kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz" tabirini kullanması mecazi manadadır. Çünkü aslında tebliğ vazifesi ile gönderilen sahabiler değil, bizzat Resullah'ın kendisidir. Fakat, sahabiler de Resulullah'tan gerek huzurunda, gerek gıyabında tebliğ vazifesi için onun tarafından gönderilmiş olmaktadırlar.

 

(Öte yandan hiçbir şey tesadüf değildir, Ashab da özel olarak seçilmiş bir topluluktur.)

 

Hadis necis olan arz (yer) üzerine su dökmek suretiyle o mahallin temizleneceğine delalet etmektedir ki, cumhurun görüşü de bu merkezdedir.

 

Hanefilere göre, yeryüzü ve yeryüzünde sabit bulunan her hangi bir şey, pislenince kurumakla temizlenir. Hidaye'de "güneşte kurumakla" deniyorsa da, İbn Humam "güneş" kelimesinin kaydı ittifakı olduğunu, rüzgar veya güneşle kuruması arasında fark olmadığını söyler ki, mezhebin görüşü de bu şekildedir. Ancak pisliğin renk ve kokusundan eser kalmaması lazımdır.

 

Necaset bulaşan yer yüzü (mahal) süratle temizlenmek istenirse, o yeri alt-üst ederek necasetin kokusu hissedilmeyecek şekilde gömmek ya da üzerine toprak taşımak veya eseri kalmayıncaya kadar üzerine su dökmekle de temizlenebilir.

 

Meraki'l-Felah Haşiyesi Tahtavi'nin beyanına göre arz, üzerine su dökülerek temizlenecekse toprağın sert veya yumuşak oluşuna göre farklı ameliyeler uygulanır.

 

Yer gevşekse, temizlendiği kanaati hasıl oluncaya kadar su dökülür, adet önemli değildir. Yer engebeli ve sertse, necaset mahalinin alt kısmına bir çukur kazılır ve necasetin üstüne su dökülür. Çukurun içine dolan suyun üzerine toprak doldurulur. Yer sert ve düz ise, necaset üzerine üç defa su dökülür fakat her döküşte temiz bir bez ile kurutulur.

 

Yukarıda da işaret edildiği gibi diğer mezheplere göre necaset bulaşan yeryüzü, üzerine her hangi bir şekil ve tafsilata lüzum görülmeden su dökülerek temizlenir.

 

Hadisin sonunda seçil ve zenub kelimelerinin aynı manaya geldiği belirtilmiş ve ikisi arasında zikredilen ev (veya) ravinin rivayetteki şüphesine hamledilmiştir. Diğer bir ifadeye göre "seçil" dolu kova; "zenub" ise, biraz eksik (doluya yakın) olan manalarına gelir. Buna göre raviden bir şüphe varid olmamış her iki lafız da Resulullah'tan (s.a.v.) varit olmuş olur. O zaman "ev" kelimesi muhayyerliğe hamledilir. Tercüme buna göre yapılmıştır.